Ekşi Bahçesi
Bizim Hikayemiz
Unutulmaya yüz tutmuş bir isim Ekşibahçesi.
Neresi mi orası. Doğduğumuz büyüdüğümüz semtimizin eski adı. Şimdilerde sadece yaşlılarımızın bildiği, neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir isim. Hikayemiz tam da burada yeşeriyor. Bolluk ve bereket dolu bu semtte yaşayan genç kuşak olarak dedik ki, neden bu güzellikleri herkese ulaştırmayalım. Amatör bir ruh, yeni bir heyecanla projemizi şekillendirdik ve başladık isim aramaya. O mu, bu mu derken dedik ki, biz neden başka yerde isim arayalım. İsmimiz zaten hikayemizin en önemli parçası olan semtimiz ve onun eski adında saklı. Evet, burası Ekşibahçesi semti ve biz de buranın sakinleriyiz. Burada üretiyor, burada hayatımızı sürdüyoruz.
Çok eskiden…
Hikayemizi anlatabilmek için semtimizin bundan yaklaşık 150 yıl öncesine gidiyoruz. O dönem bahçenin olduğu yerden eski bir yol geçmekte ve hemen bahçenin yanı başında eski bir su sarnıcı yer almaktadır. Bu yol ise eski adıyla Meri, yeni adı ile Fethiye olan ilçemiz ile üzümlü beldesi arasında insanların ulaşım için kullandığı küçük bir patika yoldur. Rivayete göre insanlar burada konaklar ve sarnıcın suyundan gerek kendileri gerekse hayvanları içerek istifade ederlermiş.
Yaklaşık iki asır önceki dönemde, lakapları “Börekçi” adı ile anılacak bir aile bahsi geçen yere bir bahçe kurarak hikâyenin ilk taşını koyar. Yaklaşık 18 dönüm üzerine kurulu, turunçgillerden meyve ağaçlarının ağırlıkta olduğu bir bahçedir bu. Tabi o dönemde yakın civarlarda herhangi bir yerleşim olmadığı için kısa sürede bahçenin içerisinde çokça yer alan ham turunç, yerel adı ile “ekşi” meyvesi dolayısı ile bölge artık Ekşibahçesi diye anılmaya başlar.
Derken gerek bahçeyi kuran ailenin oraya sonradan yerleşmesi, gerekse başka insanların da gelerek orada yurt tutması dolayısı ile geçen 10 yıllarda artık bölge canlı bir tarım bölgesine dönüşür.
Son 20-30 yıl içerisinde ise artık yerleşim yerlerinin çoğalması, nüfusun yakın bölgelerde de artması ve en nihayetinde mahalle sınırlarının şekillenmesi ile artık Ekşibahçesi adı unutulmaya yüz tutar iyiden iyiye.
Hikayenin Kahramanları…
Hikayenin burasında farklı bir boyuta geçiyoruz. Bu kısımda Ekşibahçesi semt sakinlerinden bir ailenin akrabası olan ve çocukluğunun bir kısmını bu semtte geçirmiş olan bir çocuk devreye giriyor. Bu çocuk sonraki yıllarda İstanbul’a taşınan ailesi ile birlikte 29 yıl İstanbul’da yaşar. Geldiği her yaz tatilinin bir kısmında yine Ekşibahçesi’nde akrabalarında kalır, oyunlar oynar ve Ekşibahçesi arkadaşlıklarını, oyunlarını doyasıya yaşar. Ekşibahçesi onun için apayrı bir güzellik, bir oyun alanı ve unutulmaz hatıralar demektir.
İstanbul’da yaşadığı dönemde pazardan domates salatalık alırken aklında tek bir soru vardır. Acaba bu ürünler içerisinde Ekşibahçesi’nde yetiştirilmiş olan var mıdır? Acaba bana onlardan denk gelir mi? Öyle ya Ekşibahçesi onun için en doğal ve lezzetli ürünlerin yetiştiği adeta cennetten bir köşedir.
Derken çocuk büyür, üniversite mezunu olur, askerliğini yapar ve işini kurar. Evlenip yuva kurma kararı alır ve kaderin bir cilvesi Ekşibahçesi’nden bir kızla yolları birleşir. Eşi ile birlikte İstanbul’da Küçükçekmece’de yaşamaya başlarlar. Eşi de 2 yıl yaşadığı İstanbul’da Ekşibahçesi’nden ayrılmış ve ülkenin en büyük şehrinde doğal hayattan uzak ve karmaşa içerisinde, ayrıldığı semtin güzelliklerini hatırladıkça üzülmektedir.
Evliliklerinin 2. Yılında gelişen olaylar ve şehrin artık çekilmezliği dolayısı ile ani bir kararla Ekşibahçesi’ne taşınmaya karar verirler. Hızlı şekilde toparlanıp Ekşibahçesi’ndeki evlerine yerleşir ve hasretlerini giderirler her ikisi de. Artık sevdikleri, büyüdükleri semtte doğal sakin ve tabiatla iç içe bir hayatları vardır. Bunun için çok mutludurlar ve çok şükrederler.
Ekşibahçesi Başlıyor…
İlk 5 yıl içerisinde türlü şekillerde kafalarını meşgul eden doğal ürünler satış fikri 2020 yılı son aylarında adeta zihinlerinde canlanır, şekillenir ve aldıkları hızlı bir kararla projelerine start verirler. Başlarlar projelerine isim aramaya. Tabi ilk başta Ekşibahçesi adı akıllarında yoktur. Zira bugüne kadar onlar da yaşadıkları semte Ekşibahçesi demiyor, mahallemiz şeklinde hitap ediyorlardır.
Birkaç günlük stresli isim arayışından sonra adeta şimşek çakarcasına bir isim akıllarına gelir: “Ekşibahçesi” Neden başka bir isim olsun ki derler. Bu semtin unutulmaya yüz tutan eski adı olan Ekşibahçesi onlar için muhteşem bir duygu ve değer ifade etmektedir zaten hali hazırda.
Şimdilerde ise genç kuşakların bilmediği, ancak yaşlıların hatırladığı ve zaman zaman kullandığı bir isim olan Ekşibahçesi yeni bir heyecanla adeta küllerinden yeniden doğarcasına farklı bir heyecan ve hareketlilikle uyanışa geçer. Bu uyanış, eskinin kadim değeri, yeninin heyecan ve eskiye özlemi ile adeta tarihin yeniden canlanmasından başka bir şey değildir.
Şu an Ekşibahçesi markası, kendi semtinde veya bölgenin köylerinde üretilen yaklaşık 50 çeşit doğal ürünle satışlarına devam eden bir başarı hikayesi. Artık birçok Ekşibahçesi sakini hikâyenin bir parçası olarak markamıza ürün tedarik ediyor ve sizlere bu sağlıklı doğal ve eşsiz lezzetleri ulaştırmak için var gücü ile çalışıyor.
Hep birlikte sağlıklı yaşayacağımız nice günlere diyor, sizleri Ekşibahçesi doğal ve sağlıklı ürünlerini keşfetmeye bekliyoruz.
Eksi Bahçesi
Ekşibahçesi kurucuları, A. Hüsrev Durma ve Şule Nur Durma